ÖRGÜT VE ÇATIŞMA : I.ÇATIŞMA KAVRAMI

ÖRGÜT VE ÇATIŞMA

I.ÇATIŞMA KAVRAMI

Sözlük manası; “ aynı zamanda faaliyet gösteren ve birbirleriyle uyuşmayan arzu, fikir ve amaçların sebebiyet verdiği memnuniyetsizlik yaratan durum” demek olan çatışma akıllarda ,insana özgü bir kavram olduğuna dair çağrışım yapar. Bu konuda bilinmesi gereken ise, çatışmanın sadece insana özgü bir kavram olmadığıdır. Biz bu çatışmada önce, insan noktasından bakınca çatışmanın neyi ifade ettiğini kısaca tanımladıktan sonra, örgütsel açıdan çatışma kavramını inceleyeceğiz. (Okyanus Ansiklopedik Sözlük, 1985, s.1632)

Bilindiği gibi insanlar yaşamları boyunca çevreleriyle mücadele halindedirler ve rekabet ederler. Böylesi yaşam süreci içinde insanın fizyolojik, sosyolojik ve psikolojik vs. ihtiyaçlarının giderilmesine engel olan her türlü sıkıntıya, insan açısından, çatışma denir.

Çatışma kavramı tanımlanırken insan noktasından örgüt noktasına geçince genel olarak şöyle bir tanım elde edilebilir. Örgütsel çatışma; örgüt üyesi bireyler ve örgüt içi grupların beraber çalışmalarından doğan, örgüt faaliyetlerini durduran, aksatan, karıştıran dolayısıyla örgütün etkinliğini ve erimliliğini etkileyen, yönetimde önemli derecede zaman ve enerji kaybına neden olan olaylardır. (Eren, 2001, s.543) Başka bir ifade ile örgütsel çatışma kavramı, örgütte birden fazla birey yada grup arasındaki kıt kaynakların paylaşılması veya faaliyetlerin tahsisi ile yine bu bireylerin ve grupların arasındaki statü, amaç, değer, algı vs. farklılıklarından kaynaklanan anlaşmazlık olarak tanımlanabilir. Ne şekilde tanımlanmış olursa olsun anlaşmazlık, uyuşmazlık, zıtlaşma ve ters düşme çatışmanın ana unsurlarını oluştururlar ve örgütleri potansiyel çatışmalar için bir nevi mayın tarlasına dönüştürürler. (Varhol, 2000, s.2) Bu ve benzeri faktörlerin egemen olduğu ortamlarda, taraflar, çıkarlarına ulaşmak ve görüşlerini hakim kılmak gayreti içine girerler. Gayretin götüreceği durum ise çatışma halidir. (Şimşek,2001, s.238)

Örgütler başarıya ulaşabilmek için birbirinden farklı bir çok insanı amaçları doğrultusunda bir araya getirirler. Bu bütünlük içinde örgüt amaçları ile bireylerin amaçlarını dengede tutma sorunu yaşarlar ve yaşanan her dengesizlik durumu çatışma için başlangıç olur. örgütler ve bireyler sürekli büyümeyi ve değişmeyi düşünen organizmalardır. Örgütlerin ve bireylerin var oluş amaçları, yaşam ve değişim stratejilerinin farklılığı çatışmaya sebep olabileceği gibi bütünleşmeye de yol açabilir. Her ikisi de yaşayan organizmalar olan örgüt ve bireyin bir çok benzer noktaları vardır. Birey ve örgüt çatışması büyümeyi oluşturabilir. Çatışma; büyüme ve gelişmeyi oluşturan hareketlerden birisidir. Bu teori; örgütlerin ve bireylerin iç içe yaşadıkları gerçeği ile desteklenmektedir. Çünkü; örgütlerin var oluşu bireylere bağlıdır. Bireyler ise örgütsüz yaşayamazlar. (Bumin,1990, s.1)

Koçel’e göre ise çatışma; kişiler arası farklılıklar, amaçlardaki farklılıklar, değer yargılarındaki farklılıklar, algılama farklılıkları gibi farklılıklar nedeniyle ortaya çıkar. Yöneticiler ise farklılıkları yönetme işini yaparlar. (Koçel, 2001, s.533)

Robbins’e göre örgütsel yaşamın gerçeği olan çatışma; bireylerin içlerin, bireyler arası, grup içinde ve gruplar arası düzeylerde amaç algı, düşünce, inanç farklılıklarının yaşandığı her durumda ortaya çıkan evrensel bir kavramdır. Kelime olarak olumsuzluk manasına gelir. Tahrip edici etkisi; bireylerde stres ve depresyona örgütlerde ise verimlilik kaybı ve işten ayrılma gibi durumlara sebep olabilir. (Robbins, 1994, s.3)

Pondy’e göre standart karar verme mekanizmalarındaki bozulmalar, çatışma olarak adlandırılır. Söz konusu bozukluklar bireyin yada örgütün en uygun hareket seçeneğini tercih etmede güçlük sebep olarak çatışmayı meydana getirirler. (Pondy, 1972, ss. 269)

Bir başka yazar; çatışmayı, birbirlerinin amaçlarına ulaşmasına açıkça düşmanlık gösteren veya birbirlerinin amaçlarına ulaşmasına müdahale eden iki taraf arasındaki bir tartışma yada kavga olarak tanımlamaktadır. Bu müdahale karşı tarafın amacına ulaşmasına aktif olarak engelleme olabileceği gibi, bilgi saklama, kaynak vermeme gibi pasif bir eylemde olabilir. (Balcı, 1995, s.146) Çatışma , şiddeti yok etmeyi, insanlıktan uzaklaşmayı, barbarlığı, medeni düzeydeki kontrolün kaybedilişini, mantıksızlığı gösterdiği gibi, macerayı, yeniliği, gelişmeyi, açıklamayı, yaratmayı ve diyalektik düşünmeyi de gösterebilir. (Güney, 2001, s.87)

Literatürde çatışma için çok çeşitli tanımlara rastlansa da çatışmanın sosyal ilişkilerin ayrılmaz bir öğesi olduğu görüşü genel kabul görmektedir. Sosyal hayatın işleyişi içinde çatışmanın varlığı normaldir ve çatışma ile ilgili konular bu bakış açısıyla değerlendirilmelidir.(Erdoğan,1999, s.145) Şöyle ki; çatışma, amaçlar, inançlar, istekler, referanslar, düşünceler, algılamalar gibi kavramlar üzerinde mücadele içeren sosyal bir etkileşimdir. Potansiyel çatışma kaynakları hemen hemen sınırsızdır ve az önce sayılan kavramlar çerçevesinde çatışma sosyal ilişkilerde doğal bir olgudur. (Appelbaum, s.61)

0 yorum:

Yorum Gönder